Fatih Pense's Blog
Power of Now - Notlar
Monday, November 28th, 2022
Eckhart Tolle’nin Power of Now kitabına dair notlar ve kendi yorumlarımı yazdım. Kitabın içeriğinden çok farklı olabilir.
Genel olarak fazla spiritüel ve tekrar eden kısımları olsa da içinde önemli fikirler var.
İnsan ruhunun, bedeninin, zihninin, sağlıklı çalıştığı, huzurlu olduğu bir durum var. Ancak kendi kendimize “bug”lara giriyoruz, fikirsel virüsler bu bütünlüğü bozup hasta edebiliyor.
Bunlar bilinçsizce, dürtüyle ve otomatik olarak gerçekleşen süreçler, farkındalığımızı ve odağımızı kullanarak gözlem yapabiliriz.
Bir şeyleri reddettikçe bu sorunlu süreçlere daha çok enerji veriyoruz. Kabullenmek, teslim olmak çözülmesini sağlıyor.
Güzel bir manzara veya çiçek gördüğümüzde zihnimiz bir anlığına durup içimizde huzur hissedebiliriz. Bu duyguyu her an hissetmemiz mümkün müdür? Her şeyin bir bütün olarak birbirine bağlı olduğunu ve bizim de bir parçası olduğumuzu hissetmek bizi rahatlatır mı? Yunus Emre’nin dediği gibi “Yaratılanı sevdik yaratandan ötürü”
Bu iç huzur ilkin kısa olabilir, zamanla yeteneğinizi geliştirerek hep anda olmayı yaşayabilirsiniz.
O anda içinde bulunduğumuz durumu kabullenmek/teslim olmak: Ya o durumdan kaçın, ya değiştirin, ya da kabullenin. Şu anda ne varsa kendin seçmişsin gibi kabullen ve birlikte çalış, şu anı düşmanın yapma dostun yap.
Zihninle kendini tanımlama, bilinçsizce düşüncelerin kendinmişsin gibi yaşarsan bu zihninin sürekli aktif ve takıntılı bir şekilde çalışmasına sebep olur.
Zihnimiz bir araçtır, benliğimiz değildir. Zihnimizden bir adım geriye uzaklaşıp onu dinlemeyi bilmeliyiz.
Default halimiz şu anı yaşayan, zihnin sadece gerektiğinde aktif olduğu durumdur.
Örnek bug: geçmişi unuttuğumuzda, düşüncelerimizi değiştirdiğimizde yok olacağımızı, anlamsızlaşacağımızı hissetmek. “Bu kadar sıkıntıyı boşuna mı çektik?” diye düşünmek. Sezen Aksunun şarkısındaki gibi “Unutamam acı tatlı ne varsa hazinemdir”. Gerçekten hazine mi? Yoksa yük mü?
İki ilüzyon: Geçmişin kimlik sağlar, gelecek de kurtuluş ve tatmin vaat eder. Zihninle özdeşleştiğinizde ve şu anı reddettiğinizde oluşan iki bug:
- Gelecek anksiyete, stres, gerilim, endişe, kaygı verir.
- Geçmiş ise pişmanlık, suçluluk, dargınlık, dert, sıkıntı, üzüntü, ümitsizlik ve affedilmemiş her form.
Geçmiş veya gelecek evrende yoktur. Geçmiş ve gelecek zihnimizde oluşturduğumuz sanal şeylerdir. Gerçek olduğunu ve yaşadığımızı düşündüğümüzde değiştirilemeyeceği için güçsüz hissetmemize sebep olur.
Duygular sakin sudaki dalgalanma gibi geçici olmalı. Duyguları gözlemleyip yaşanmasına izin verdiğinizde kendi kendine geçmeli, bir duyguyu sürekli yaşıyorsanız zihninizle kendinize eziyet ediyorsunuz.
İyi hissetmek için dışarıdan hiçbir duruma, kişiye, ya da materyale ihtiyaç duymamalısın. Bir şey arzulamak(desire) bug diyebiliriz. Kendin ve o anda yaşayarak, gözlemleyerek iyi hissedebilirsin. Dışarıda aradığın şeyler kısa süreliğine acılarını unutturan ve bağımlılık yapan bir ilaç veya ona benzer bir şey olacaktır.
Dışarıdan türetilen bir benlik duygusu hiçbir zaman kalıcı tatmin vermez.
Acı çekmekten benlik (identity) oluşturursan, benliğini bırakmamak için daha fazla acı çekeceğin duygulara sarılabilirsin. Zeki Müren/Müslüm Gürses şarkıları dinleyip keyif almak gibi. Kurban(victim) psikolojisi de benzer. Kendini tanımladığın ve yıllardır yatırım yaptığın bir hikayen var mı? Bu hikayeyi bırakınca ne kaybedersin? Bırakmazsan ne kaybedersin?
Negatiflik, direnmekten ortaya çıkar. Zihin mutsuz olmanın bir işe yarayacağına inanır. Mutsuzluk sadece sinyal olarak kullanılmalı, kişiliğin bir parçası yapılmamalı.
Teslim olmak, tüm durumu kabullenmek değil, sadece şu andaki gerçeği kabullenmektir. Yargılar, direnç,duygusal negatiflik olmadan: aksiyon alabilir,zihnimizle çözümler arayabiliriz.
Var olanı reddetmek, “cognitive dissonance” (bilişsel çelişki) kavramına benziyor.
Izdırap yaşatan şey, durumdan çok, direnmemizdir. Direnmek veya kaçmak yerine, odaklı dikkatli bir şekilde düşüncelerimizi duygularımızı gözlemleyip yaşamalıyız.