Fatih Pense's Blog

2011 yılı biterken...

Friday, December 30th, 2011

2010 yılı biterken şu an kendimi değerlendirebileceğim, yolda olduğumu anlayacağım hedeflerim vardı. 2011 yılı biterken yol aldığımı hissediyorum ve mutluyum. Bir sene içinde yaşadığım olayların kendisinden çok bana hissettirdikleri ve düşündüklerimi paylaşacağım sizinle.
***
Başkalarının bir insan için en iyi senaryoyu düşünemediğini anladım. Bunu kimse kendisinden daha iyi yapamaz. Diğer insanlar ya iyi niyetliler ve ne istediğini tam bilemezler(bazen sen kendin bile tam bilemezken) ya da umursamazlar.

Böyle durumlarda ne istediğini dış dünyaya aktarmak senin görevin. Kimseye kızmak yok…
***

Kalbine ara ara çöken sıkıntılarla yaşamaya alışacaksın. Senin yaşadığının kanıtıdır. Sürekli bir eğlence, takılmaca veya hayalin içinde olmadığını, kendini gerçekten yaşamaktan alıkoymadığını gösterir.
***

Bazı dostluklar insan için o kadar faydalı oluyor ki, şeytan en çok vaktini insanı bu sağlam dostlarından ayırmak için harcıyor sanırım, kritik noktaya odaklanmayı biliyor!

***

İnsanlar sıkıntı, baskı ve zorluk altında daha farklı oluyor. Belki “işte gerçek hali ortaya çıktı” demek doğru olmasa da, kalbine inen yolda ne varsa onlar çıkıyor. Aşamadığı problemleri, takıntıları, alışkanlıkları, düşünceleri veya kalbinden bir parça.

***
İnsanlarla tartışırken tartışmada “daha iyi laf söylemeyi” maharet sanmamak lazım. Kendi hakkını savunduktan sonra ortamı tekrar yumuşatabilmek asıl değerli yetenek. Tartışmayı dostluğa zarar veren birşey değil güçlendiren birşey olarak kullanmak lazım. En azından iyi niyetli insanlar arasında böyle olmalı.

***
“Bir insan bunu neden yapsın?” diye düşünürken, bazı insanların kötülüğü hobi olarak, spor olarak yaptığını gördüm. Yani ulaşmak istedikleri sonuç önemli değil, kötülüğü yaparken kendi ödüllerini alıyorlar, mutlu oluyorlar zaten. Garip bir erdem.

***

Cesareti yakıp yıkmak, sadece bir şeylere karşı çıkmak şeklinde görmemek lazım. İnsanları sevmek, onları anlamak, buzları kırmak, yaşadıklarına ortak olmak, “sana bir sıkıntı gelirse yalnız olmayacaksın” diyebilmek için, herşeye rağmen içindeki iyiliği koruyup gülümseyebilmek için “daha çok” cesaret gerekiyor. Gençler olarak yıllar geçtikçe bu cesaretin kıymetini daha iyi anlayacağız.
***

Bir konuda acı çeksen bile, bir söz kalbini kırsa, hayallerin yıkılsa, sıkıntıya düşsen bile sinirlenip cezasını(?) en yakınındaki kişiye veya nesneye kesmeyeceksin. Sinirlenme veya kırılma sebebin seninle alakalı, onu kendi içinde inceleyeceksin. Çektiğin acıdan kendi kendine ağlayabilirsin, ancak etrafındaki insanlara hak etmediği gibi davranmayacaksın.
***

Ben oldum bitti demeyeceksin, boyca dağlara ulaşamazsın. İnsana yakışan evrendeki, dünyadaki yerini bilmek, o zaman kuruyacak da olsa güzel olan bir çiçek gibi anlamlı oluyor. Oldum bitti deyince hem yanılma payı artıyor, hem de işin güzelliği kaçıyor.

***
İnsanlardan birşeyler öğrenip onlara birşeyler öğretmek çok güzel ve eğlenceli. Araştırmayı ve düşünmeyi daha anlamlı kılıyor.

***

Sevineceksen eğer, elde ettiğin şeylerin seni mutlu etmesi fikrinden vazgeç. Güzel birşeyleri elde etmek için gösterdiğin çaba, sabır ve ödediğin bedel elde ettiğin güzelliğe tam eşit olacak. Mutlu olmak için yine şükretmeye devam etmen gerekecek. Çaba göstereceksin ancak birşeyleri elde edip mutlu olmak için değil.

***

2012 yılında da hiçbirşey yapmayıp pişman olmaktansa, işler ummadığım gibi gitse bile pişman olmayacağım yeni yollara girmeye devam edeceğim.

Tarihin yıl kısmındaki bu rakam değişikliğinin, herkese mutluluk, huzur ve barış getirmesi dileğiyle…